tag:blogger.com,1999:blog-31697770030513030532024-03-12T16:09:03.886-07:00Canan ATAKCICANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.comBlogger17125tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-47636227949389251172022-12-03T01:35:00.000-08:002022-12-03T01:35:40.580-08:00 <br />
<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQs8nwJm-VniYWTkXxEe2J8Cm7D26C9CanbWvTzZWFg_cuJBOdaj9KoH4p-sZ9Oy3EtSN2UPuprEDI6GkKDdGrds9ciwigFsNwHg4Y_HF_z3TgzDHhGCzbsQIQS2xH99yeptoatEmECq8bzxC2D26aMidFNjaP5-g6LkMnk80EqMHgcG2qu-DHoPykiQ/s1280/IMG_20210303_110723_886.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1280" data-original-width="720" height="535" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQs8nwJm-VniYWTkXxEe2J8Cm7D26C9CanbWvTzZWFg_cuJBOdaj9KoH4p-sZ9Oy3EtSN2UPuprEDI6GkKDdGrds9ciwigFsNwHg4Y_HF_z3TgzDHhGCzbsQIQS2xH99yeptoatEmECq8bzxC2D26aMidFNjaP5-g6LkMnk80EqMHgcG2qu-DHoPykiQ/w180-h535/IMG_20210303_110723_886.jpg" width="180" /></a><br /><br /><br /><br /><br /><br />
Dil sorunu bu kesinlikle....<div><br />
Bütün benliğimle ingilizce düşünüp hayatımı Türkçe yaşıyorum......<br />
<br />
Ezik ülke sendromu mu var bende bilmiyorum ben uydurdum şimdi....Neden olmasın?<br />
<br />
..... herkeste olan sorun, fazla usa ve uk duruşu kraldan kralcı kıvamını tutturamayışımız.....<br />
<br />
hollywood gördüğümü haaliyvuud duyup neden özgürce holivut yazamıyorum?</div>CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-44727948007987809752011-05-10T08:25:00.000-07:002011-05-10T08:25:59.969-07:00Yeniden Özgürüz<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFdUPNEkLWnfNv1gOcSfEDxMk1YW5-kNdTM2wHNgeX_ifLRP3TLb-T10KRikt5ykUhCmI9xD7zwTdoVvco7bdlGz1OynMD2ZIZR-vxRf-OWWC3H2HpPbO-APZS9NlCLJYq52WsnBbYy36V/s1600/beyaz+g%25C3%25BCvercin.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="256" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFdUPNEkLWnfNv1gOcSfEDxMk1YW5-kNdTM2wHNgeX_ifLRP3TLb-T10KRikt5ykUhCmI9xD7zwTdoVvco7bdlGz1OynMD2ZIZR-vxRf-OWWC3H2HpPbO-APZS9NlCLJYq52WsnBbYy36V/s320/beyaz+g%25C3%25BCvercin.jpg" width="320" /></a></div> Eveeeet!!!Sevgili takipçilerim en sonunda kuşlar gibi özgürüz.Nasıl özlediğimi kavuşunca daha net anlamış bulunmaktayım.Çok sevinçliyim.Kısa bir girişle sizleri selamlamak istedim.Şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonra yazılarıma kaldığım yerden devam edeceğim.<br />
<br />
Yakında görüşmek üzere:))</div>CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-12403797205095878972011-01-27T14:49:00.000-08:002011-01-27T14:49:00.003-08:00Haspa<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwM4mFXvOUcpAfHmm_oG1uI0Cl_s2oFP5pLqeVBiAiKG3T-0QDXPMO5G-7d0FN-qNAN_9dBEuA1lZG7aqPvnNU-CVx8jIkbYAUI3enUA895kf5OTQuPk5T3AUHRm7UWDPW1aqvnSTN5AwN/s1600/wr.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwM4mFXvOUcpAfHmm_oG1uI0Cl_s2oFP5pLqeVBiAiKG3T-0QDXPMO5G-7d0FN-qNAN_9dBEuA1lZG7aqPvnNU-CVx8jIkbYAUI3enUA895kf5OTQuPk5T3AUHRm7UWDPW1aqvnSTN5AwN/s1600/wr.jpg" /></a></div> Yorulmuş haspa kenarın olmaktan.... Yapmış manita giymiş çakma ...Görmüş ....bi de duymuş haspa ama sanma doğunca,sonradan onun güngörüp duyması ki sadece jargon ağzı....kenarın üsssüüü kıvamından teranelerle dizi sosyetesi afili laflar ,dersin levanten bu haspa...çakma sarışın ya zanneder viking ataları....ulan değil misin bozkırlı abdulbakinin veya murtezanın torunu.....ne bu afra bilmeyen olsa anlarız ama diyelim bilmiyoruz ,ulan haspa gözündende mi anlaşılmaz sanırsın....dik baktın mı haspanın gözünün karasına görürsün gözündeki sineği ineğin... bozkırın köyünden geldim der o gözler kime bu büyük manşet laflar....<br />
<br />
Çok kızdığım belli olsun istedim....uslu edepliyim doğuştan da sarıyım....emmeeeee hep bu haspalar mı arada olmadığı gibi yazıp konuşacak sararacak....biraz da ben kararayım.....</div>CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-26897901064925846752011-01-12T04:23:00.000-08:002011-01-12T04:23:11.414-08:00Aklımın Deli Dehlizinden Bir Kıssa -1-<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGlUyEWGbiGWiCuMBNHXxuGbZFTI7jAZucLSzLqrT57ClcEECUSfAOpkX3HB_DxBosEVrWUnTUF8LX4uAMZBup7bNVLNUoelIxGHyJPf1sH5IHklLouyQTWKn4uCLKtLXndd1gt-rD8AIO/s1600/salvador-dali-4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGlUyEWGbiGWiCuMBNHXxuGbZFTI7jAZucLSzLqrT57ClcEECUSfAOpkX3HB_DxBosEVrWUnTUF8LX4uAMZBup7bNVLNUoelIxGHyJPf1sH5IHklLouyQTWKn4uCLKtLXndd1gt-rD8AIO/s320/salvador-dali-4.jpg" width="269" /></a></div><br />
Gitme diyordu sevgili aslında sana,sessizdi belki söylerken.Susuyordu belki konuşurken, hangisiydi bilemiyordu.<br />
Sana ulaşmanın yolunu bulamıyordu.Hepsini deniyordu biri hariç.Bağırıp haykırmıyordu yüzüne- ki ona göre değildi.Hayatının her noktasında alt yazı kullanan o, içinin nazlı bahçesini mi haykıracaktı apaçık çırılçıplak.Ona göre değildi.Öyleyse yazmalıydı sana bunları.<br />
Sevgi emek miydi diye araştıran filmler, sorgulayan programlar bir yana o yaşıyordu bunu.Aşkı sendin belki peki ya emeği?Nerede bunun emek sandalı.Emek değil miydi sevgiye götüren sandal diyordu kendi kendine.Aşkın en tepesi değil miydi sevgi?Nasıl ulaşacaktık o zaman nasıl çıkacaktık en tepeye diye düşünüyordu.Oku alt yazılarımı bu olsun bana emeğin ey sevgili diye seslendi.Bu olsun bu aşka borcun.İşte o zaman gitsen de ses etmeyeceğim, lakin öyle kuru kuru seni seviyorum deme.Bağırarak olsa da söyleme sanki manasını yükseltecekmiş gibi.<br />
Aşığız derdin bırak uzun uzun yaşayalım bu anı bozmayalım derdin.Kısa olması değil miydi asıl içindeki anlamı artıran.Doymadan bıraktığın yemek her zaman en iyi yapılmış olanı olmaz mıydı?Madem yemeklerden açtık teşbihi öyleyse sorarım sana ey sevgili!!!En özenle hazırlanmış yemek masalarının aperatifleri ana yemeğe giden birer kısa atıştırmalık değil midir?Aşk ta sevginin aperatifi sayılmaz mı?<br />
Çözümsüzlük arayışım yok.Bu sarmalı ben yaratmadım.CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-12281542525256072802010-12-30T23:23:00.000-08:002010-12-30T23:23:29.642-08:00Yeni Yılınız Kutlu Olsun!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPszaSZzkltqAH-Q9w14Iu7oJA585oTc6QipUTNUGhqOo-KLvFZtCv0i0xqJhVUJgJT_VRZsnzfkHKzmGWcxg8_GpgSjCvlAOUu3OsWsHQy_60toEiFHqV1c54FDWGr5IqmmY_h11Koy3i/s1600/yn.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPszaSZzkltqAH-Q9w14Iu7oJA585oTc6QipUTNUGhqOo-KLvFZtCv0i0xqJhVUJgJT_VRZsnzfkHKzmGWcxg8_GpgSjCvlAOUu3OsWsHQy_60toEiFHqV1c54FDWGr5IqmmY_h11Koy3i/s1600/yn.jpg" /></a></div> Yeni bir yıl ve yeni umutlar, tertemiz bir sayfa,acaba nasıl bir yıl bekliyor?Geride bıraktıklarımız geçen yılın in leri ve out ları .Bırakın geçmiş ve gelecek arasında sıkışmayı takılıp kalmayı.Siz yaşadığınız anın güzelliklerine takılın o anı yaşayın.<br />
Yeni yılınızda her anınızdan keyif almanız dileğiyle mutlu yıllar.....CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-5446264712433216572010-12-17T03:11:00.000-08:002010-12-17T07:01:13.366-08:00Beklemek.....<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5g0YHKhE0DOrivPVLruXjt_pWr2WNTti-6Sva2dSd7qdCEdnfgzoHMfcPEoT-UqvL9c6w6c7bVBGxb-zmPH80hBtv1mt7WvufIwNzJPcRnuwAX9yJR7OzAN9gRvkLIBjqjht9_Fjew32H/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5g0YHKhE0DOrivPVLruXjt_pWr2WNTti-6Sva2dSd7qdCEdnfgzoHMfcPEoT-UqvL9c6w6c7bVBGxb-zmPH80hBtv1mt7WvufIwNzJPcRnuwAX9yJR7OzAN9gRvkLIBjqjht9_Fjew32H/s1600/1.jpg" /></a></div><br />
Yalnızlık baladı bu sessiz ve usul.usul .....neşe gibi ,umut gibi, aşk gibi ,adrenalin gibi bir de sinsi belki.Bekliyorum! En zoru, en tahammül edemediğim sessiz ve sinsi hali.Ne olduğunu biliyorum ya da bilmiyorum önemi yok ki, beklemek bu sadece.<br />
Penceremden dışarı bakıyorum perdemin ütüyle hafiften incelmiş ve gözenekten yoksun kalmış yerinden daha net görüyorum, hafif kar serpiştiriyor.Yılın ilk üfürükten karı olsa da beklemiştik ve geldi diyorum.Üfürükten de olsa gelmiş olması ne zaman gelecek beklentisinden daha iyidir deyip seviniyorum.Beklediğim diğer şeyler geliyor aklıma ve diyorum gelecek, sinsi hüzünlü umutlu ve adrenalin dolu olan tek ve bütün hissim içimde belirip sönerken ,evet gelecek beklediklerim diyorum.<br />
Beklemek diyorum, dünyanın en zor şeyi olsa gerek En güzel şeyi beklerken de en kötü şeyi beklerken beklediğimden önce gelen o hissin aynısı oturur içime. O nedenle beklemenin anlamı bende bi'nevi işgence halidir.Nasılsa iyi ya da kötünün ruhumda ve bedenim yarattığı bir fark bulunmamaktadır.Her ikisinde de aynı travmatik his yakamda asılı durur.Beklemek o nedenle rahatsız eder beni.Fark yaratmaz içimdeki histe zerre kadar.Araç beklemek ,sevgiliyi beklemek,ya da merak ettiğin haberin iyi ya da kötü neticesini beklemek.Bekle diyen biridir celladım, altımdaki tabureyi deviren değil.<br />
Doğada bekleriz bazı şeyleri ama nettir ne zaman geleceği ve nasıl olacağı.Peki ya insanlara ne demeli.Netice değil midir çoğumuzun isteği.Neden uzatırız sonuca ulaşmayı, neden biraz bekleyin denmeden bekletilmenin işkence halini bilmeyiz.<br />
Ruhumda yine sancılı umutlu mutlu adrenalin dolu korkulu his dolaşıyor.Beklediğimi anlıyorum.Kendime hayır bekleme diyorum ama bekliyor ruhum ,desemde biliyorum.Oyalanacak bir şeylerde kesmiyor.Kafamın içinden bir ses istediğin kadar bununla oyalan diyor. Biliyorsun bekliyorsun.Hergün yüzlerce şeyi beklediğimi düşünüp en fazla hangisinin içimde bu travmatik dokunuşa neden olduğunu düşünüyorum.Sanırım hiçbir şekilde bilemeyeceğim , hiçbir koşulda ulaşamayacağım sadece beklemenin sonucunda öğrenebileceğim ancak beklememin söylenmediği bilgiler beni böylesine rahatsız ediyor.<br />
Hala bekliyorum,sonsuzluk gibi bekliyorum,kalp sıkışması gibi hayal kurmak gibi bekliyorum.Neyi beklediğimi bilmeden ,bilsem dahi öğrenemeden ,sonucun beni nereye götüreceğini bilmeden bekliyorum.Sıkılarak ağlayarak çok şey yapmak istercesine hiçbirşey yapmadan bekliyorum.Kara bakıyorum yılın ilk üfürükten karı, ama olsun diyorum.Perdemin gözenekten yoksun kalmış bölümünden bile görünüyor ya! Neticesinde kar o!Bekletti ama geldi.Biliyorduk beyaz ve hafifti.Aynen öyle geldi.....CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-16317782409015959822010-12-11T05:51:00.001-08:002010-12-17T08:19:23.925-08:00Aşk-2-<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8UCpp-cG8quTiDays0g7OFbmUTVTAX1D7VXlie_r39X-KCrvN5pvIFOsGL3j_ULy4rPR-r4TFzNCPSIp5HYhc2I9D5xDUuVyWSFgMxSllg3qZpCN0y6v_8grPxEGiFJvvGPuhEuj8TbJG/s1600/LOV.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg8UCpp-cG8quTiDays0g7OFbmUTVTAX1D7VXlie_r39X-KCrvN5pvIFOsGL3j_ULy4rPR-r4TFzNCPSIp5HYhc2I9D5xDUuVyWSFgMxSllg3qZpCN0y6v_8grPxEGiFJvvGPuhEuj8TbJG/s1600/LOV.jpg" /></a></div><br />
İlk göz göze bakışmalarını ilk elele tutuşmalarını, ilk salak bir şarkı eşliğinde mest oluşunu hatırlamayanımız yoktur.Bunlar hatırlandıktan sonra hep ilklerin en güzel olduğunu söyler dururuz. Peki neden hala hayatlarımızda olmadıkları halde daha mutluyuzdur.Ya da şöyle sorayım; şimdiki ilişkilerimiz ya da evlenmiş olduğumuz insan neden bize şimdiye kadar yaşadıklarımızdan daha büyük bir mutluluk aşk ve sevgi verir.Peki veriyorsa neden ilkler hep ayrıdır deriz.Bence koca bir saçmalıktan ibarettir ilklerimizle hollywood filmi tadındaki hikayelerimiz.Bence hepimiz ilklerin büyük manalar taşımasına özellikle severek ve isteyerek izin veririz.İzin veririz ki tecrübesiz bedenlerin aşk cv lerindeki boşluk o büyük manayla dolsun.<br />
Bu nedenden olsa gerek birçok yetersiz ve yeteneksiz ya da tam tersi ama bunların farkında olmayan erkek sevdiği kızın ilki olmak için çırpınır durur.Amacı, onun yetersizliğini bilemeyecek olan hayattan bihaber genç kadın üzerinden yeterli hale gelmektir..Elbette istisnalar var;ama sadece istisnalar!<br />
Şimdi bana ikinci ile nasıl başlanabilir ki ilişkiye diye soruyorsunuz biliyorum.Elbette böyle birşey söylemiyorum.İlkler muhakkak olacak sadece verilen anlamın boyutunu artırmayalım.Aşk kartopu gibidir.Aynı ilişki içinde de böyle, bir ilişki bitip diğerine başlayınca da.Aynı-doğru- ilişki içinde yılları deviren kişilerin aşkları şarap gibi yıllanır, tadı daha başka olur. Giderek aşkları da sevgileri de bağlılıkları da artar.Bir ilişkiyi bitirmiş olan kişi ise bir diğer ilişkiye geçerken ne isteyip ne istemediğini bildiği için daha katışıksız bir aşkla başlar yola.Bu nedenle abartmayın ilklerinizi.Vermiş olduğunuz anlamlar sizin yüklediklerinizdir, ilk olanın getirdiği değil.Unutmayın son harfine kadar yazmazsanız sadece yavan bir yemek olur.A-Ş-K!!!!CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-38776721909950591462010-12-09T08:55:00.000-08:002010-12-09T08:55:54.040-08:00Peki Ya Ben?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8Jeg_YcG3EDjvLqrNwcO8L-vHjkyu-AfSf1zl4yqynXcBsexiZ8Qr1Vn8ssYQh8YCYATjoe0sUXads98vB8y8KX4dwQAUhFJOO63ohE_KBk8LEs7lqzCnntuq6sgnDsH_2JYqYQjCd3aM/s1600/yaln%25C4%25B1z.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8Jeg_YcG3EDjvLqrNwcO8L-vHjkyu-AfSf1zl4yqynXcBsexiZ8Qr1Vn8ssYQh8YCYATjoe0sUXads98vB8y8KX4dwQAUhFJOO63ohE_KBk8LEs7lqzCnntuq6sgnDsH_2JYqYQjCd3aM/s1600/yaln%25C4%25B1z.jpg" /></a></div><br />
Öylece korkuyorsun!<br />
Hem birşey yapmıyorsun hem dayanılmaz acılar çekiyorsun ..hem de savunmasız ve yalnız susuyorsun.<br />
Susma diyenlere inat gecenin çırpınışlarına eşlik edip- ki kapkara ve sessiz - kalabalığını bertaraf ediyorsun.<br />
Hem hiçbirşey olduğunu hiçliğe gittiğini görüyorsun hem ellerini kendin tutup pranga vuruyorsun.Savunmasız çırılçıplak korkularına boyun eğip hergeçen gün büyüyen yokluğuna öylece bakıyorsun.Kocaman dili olan bir ağızsızsın sen hep kendi içine kusuyorsun...<br />
<br />
Öylece korkuyorsun!<br />
Hem acılarına yanıyorsun hem yanan acılarına acıyan canına .Kahroluyor tutunamıyorsun.Yaptıklarını bile ele alamıyor yok olmak istiyorsun.Yok bile olamıyorsun.Tuhaf serzenişler ile aynaya bakarak ağlamak istiyorsun-ki acınacak durumdaki birşeyi görmeden bile ağlayamıyorsun-.Yavaş ve temkinli adımlarla gizli ve kuytu bir oda buluyorsun ve sessiz hıçkırıyorsun.Doğru dürüst, ayan beyan bile ağlayamadığını farkediyorsun . Nereye kadar böyle gideceğini düşünüp zayıf ve istikrarsız hayatının neresinde elle tutulur olduğunu ve ilk defa kim olduğunu hatırlamaya çalışıyorsun ,elbette bulamıyorsun.Birkez olsun kendinle tanışmayan sen çekmediğin fotoğrafları albüme yerleştirmeye kalkışıyorsun.Ruhunun karanlık dehlizlerinde arayış içinde devinirken aradığın kendini az da olsa buluyorsun.Esir olmuş ruhunla onlarca yıl yol almış bedenindir artık kendin.Çünkü yolun başında'' peki ya ben?'' demedin.CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-41563080400184793712010-12-04T04:49:00.000-08:002010-12-07T08:39:31.119-08:00TOPRAK<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxx-zyzkFvhn5c3a7HfVfY0b83VR0ldRg9Qi9jEehehfuNq0OpD2kj_6nxc8GIeIQ-eyz3sInx1yWqVU3k2nuVNmGmd81fYGwhAp6QFvjCtmVUnlU8fj_19xuWD38NrqniSrgpqJTQRk3c/s1600/KURU.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxx-zyzkFvhn5c3a7HfVfY0b83VR0ldRg9Qi9jEehehfuNq0OpD2kj_6nxc8GIeIQ-eyz3sInx1yWqVU3k2nuVNmGmd81fYGwhAp6QFvjCtmVUnlU8fj_19xuWD38NrqniSrgpqJTQRk3c/s1600/KURU.jpg" /></a></div><br />
<br />
Bekir kurumuş toprağına eğilip susuzluktan taş haline gelmiş olan bir parçasını eline alıp ufalayarak düşüncelere daldı.Ne yapacağım burada?Bu uçsuz bucaksız ıssız düzlükte kervan geçmez bereketsizlik ortasında nasıl yeşerteceğim bu toprakları.Geçmişine dair birçok anı ;özellikle çocukluk anıları ;aklından hızlıca geçti babam olsaydı bana yol gösterirdi diye düşündü.Ne yapacağımı o bana söyleyebilirdi.Oysa şimdi bütün sorumluluk kendisine aitti.Yanlış karar vermesi halinde suçlayacağı tek insan kendisi olacaktı.Bu bekir için büyük bir adımdı ,belki de erkek olduğunu köyün kızlarının kendisine yakınlaşmasından daha fazla hissettiren bir durumdu.<br />
Hava Küllümağara köyünde, köyün adından da anlaşılacağı üzere yılın on ayı kül grisinde geçerdi geri kalan iki ay sarı ve soluk olurdu.Bu sebeple köyün genç nüfusu yok denecek kadar azdı; yaşlı sayılabilecek grup ortalaması altmış yaş civarındaydı.Yaşlı grup depresif ve agresifti ve sayıca çok azdılar. Yetmiş yaşı gören köyde sadece bir kişi vardı.O da bekirin hasan dedesiydi.Gamsız bir adamdı sürekli tarlanın bereketsizliğinden bahsedip ''akılsız baban gitmedi buralardan o çorak toprağı işleyecekmiş.Ah genç olaydım durmazdım beş dakka buralarda.Neyse ki diğerinden gelen parayla az da olsa kalan günlerimde rahat yaşarım, ya baban ?''diye söylenirdi bekire....<br />
Bekir gitmeyi çok düşünmüştü ama içi elvermemişti baba yadigarı toprakları bırakmaya, zaten babası ile çok fazla zaman geçirememişti istediği gibi. Çocukluk dönemlerinde yalnız bıraktığını düşündüğü babasına yetişkin olduğu dönemlerde yarenlik edebilmeyi çok istemişti ,ama olmadı.Annesi gibi amansız bir hastalığa yakalanmıştı babası da.Allahtan elden ayaktan düşmeden gitti diye düşündü.Tek çocuktu, kardeşi olamamıştı.Annesinin bu duruma engel sağlık sorunları olmuştu ama köylü buna inanmayıp haklarında çok sayıda dedikodu çıkarmıştı.Yıllarca bunun yarattığı gerginlikle uğraşmışlar.Hatta bekir annesinin sağlık problemlerinden dolayı felç kalan vücudunun doğal yollarla ölmesini kabullenmeyip bu dedikodulardan dolayı annesinin üzüntü duyup öldüğüne içten içe inanıp kinlenmişti.Köylülere mesafeli ve uzak oluşu dedesi gibi girişken olmayışı bundandı.On yedi yaşından beri hiçbir köylü ile arkadaşlık kurmamış çocukluktan beri sevdiği elfidanla bile yazışmayı kesmişti.Zaten sevdiği kızı annesinin öldüğü sene başka birine gelin vermişlerdi.O köyün bekir için hiçbir anlamı kalmamıştı.Bazen kendi kendine sorardı.Hala ne bekliyorum burada diye, kolayca şehire gidebilirm.Karakaşlara ait köyün otobüsüne atlamak yeterliydi.36 dk sonra şehirdeydi ,okuma yazmam da vardı.Elbet bulurum bir iş diye düşünürdü.<br />
Babası yıllarca bekire kolkanat germişti.Şunun şurasında beş sene gibi görünse de babası aslında annesinin yatağa düşmesinden bu yana, bekire altı yaşından beri hem annelik hem babalık yapmaktaydı.Bu da neredeyse koskoca on altı yıl ederdi.<br />
Babası her sabah önce annesinin altını temizler,üstünü değiştirir ve kahvaltısını yedirirdi.Arkasından bekiri kaldırırdır.Ona kahvaltısını elleriyle yedirirdi.Büyüdükten sonra bile yumurtasını babası soyup önüne koyardı.Ne kadar hoşuna gittiğini düşündü.Bunu hiç söyleyememişti.Adını kuyruğu eğri koydukları eşeklerine babasının yaptığı tahtadan, tekerlekli arabayı da geçirip annesini ve önceden hazırladığı azığını da yerleştiren babası kapılarının önüne gelip seslenirdi.Bekir hadi!!!Her sabah eşek arabasının ağırlıktan gıcırdayan tahtalarının sesi eşliğinde ayaklarını tekerleklerin arasına gelecek şekilde sallayarak yol kenarında denk gelen, tozlu, kırmızı az gelişmiş böğürtlenleri toplayıp annesine verirdi.Hayatı boyunca hiçbirşey kendisine , annesine silerek verdiği çelimsiz kırmızı böğürtlenleri, arabanın üstünde yakalamanın vermiş olduğu mutluluğu vermemişti,diye anımsadı.O an kafasına fotoğraf karesi gibi mıhlanmıştı.Her gıcırdayan tahta sesinde o ana gider ve böğürtlen şefkatine sığınırdı.<br />
Yolu kesen tren raylarının bitiminde arabayı daha fazla götüremezler,bundan sonrasına yaya olarak devam ederlerdi.Babası hergün aynı yerde ''az kaldı, neyse ki kuyruğu eğri var yoksa buraya kadar yürüyecektik bak''diyerek bekiri fikren rahatlatmaya çalışırdı.O bunları o zamanda anlardı ama birşey söylemezdi, zaten babasına şikayette etmezdi.Arabadan inerken babasının annesini sırtına alışını izler kendisi de azığı sırtlanırdı.Yaklaşık her on adımda bir babasının kurak tarlalara bakarak ilerde ne kadar rahat edeceklerini tarlalarında yeşerecek otlarla hayatlarının da gelişeceğini evi buraya taşıyacaklarını ve artık yorulmayacaklarını anlatışını duyardı.Tarlaya varış ,yavaş olmalarından yirmi dakikalarını alırdı.Babası çok yavaş bir şekilde annesini, tarlalarına biraz yukarıdan bakan bir metre kadar yüksekliği olan toprak tepeliğe gölge veren tek ağacın altına indirirdi.Bekir de azığı, babasının önceden açtığı çukurun hafiften nemli göbeğine indirirdi ki getirdikleri su fazla ısınmasın yiyeceklerde sıcaktan araya gitmesin.Küçükken annesinin yanından, ergen olunca da omuz hizasından babasının o kuru toprakları çapalayışı bir gram ürün yeşersin diye çabalayışı hep içini burkmuştu.Ama bir o kadar azmi hırsı ve bu topraklara olan inancı da bekiri heyecanlandırırdı.Hep ''baba neden bu kadar uğraşıyoruz bu çorak toprakla''diye sorduğu soruya '' ben bana ait olana vermiş olduğum emekle mutluyum ,karşılığı oluuur veya olmaz'' diye aldığı cevabı düşünürdü bekir.<br />
Karşılığını yeşeren topraklarla alamamıştı belki babası ama bekir biliyordu.Babası verdiği emekle zaten mutlu ölmüştü.En azından istediği şeyi yapmıştı.Kendisine ait olanlara emek vermiş ve vicdanı rahat toprağa girmişti,annesinin arkasından.<br />
Şimdi artık ne olacağına karar vermek üzereydi.Elinde ufalanmış kuru toprak parçalarına bakarak düşündü.Dedesi gibi nereye gittiğini bilmeden hissetmeden sadece nefes almak için, yani yaşamak için mi yaşayacaktı?Yoksa babası gibi gerçeğini bulup kendine ait olan gerçeğe, süresinin ne kadar uzun ya da kısa olduğuna bakmaksızın emek vererek mi devam edecekti yaşamına.?Bekir gülümseyerek baktı ,ellerinin içindeki cevaba.....CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-31080880498956849622010-12-01T06:22:00.000-08:002010-12-01T06:22:13.900-08:00Kendim İçin Yemek Yiyorum!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihexdgM54WoK16MieI977VrsXN90qQI1GqhR_uvQsdEPbYvzvFHaPrhWQA_Rk1P9RqjPsepsaHu93qKLeKMYk9VOPLRlVgvPa1yKOujJJWQxt260WVYpxJ7et2h2Znb7H-9ZXty4gFX3KW/s1600/cig1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihexdgM54WoK16MieI977VrsXN90qQI1GqhR_uvQsdEPbYvzvFHaPrhWQA_Rk1P9RqjPsepsaHu93qKLeKMYk9VOPLRlVgvPa1yKOujJJWQxt260WVYpxJ7et2h2Znb7H-9ZXty4gFX3KW/s1600/cig1.jpg" /></a></div><br />
Alevliydi aşkımız tutkulu ,çok fena,bir yıl oldu ayrılalı hatta iki ay.E eee sayıyorum sanırım ama hayır sanmayın kendisini,tadını,kokusunu özlediğimden .Duruşunu özledim sadece hissettirdiklerini özledim.Onunlayken yalnız kalmayışımı her daim onunla güçlü hissedişimi özledim.Belli belirsiz geliyor hatıralarıma artık.Çok ırgalamıyor ve canımı acıtmıyor ilk zamanlardaki gibi.<br />
Bazen görüyorum onu, karşıma çıkıyor istemsizce tabii...ama ilk zamanlardaki gibi ürpermiyorum....Hasret duymuyorum.Zaman en iyi ilaç cümlesi klişe bir gerçek.Gerçekten, çünkü biliyorum!<br />
Umursamıyorum artık onu ,eminim o da beni.Eminim kendine yeni sevgililer buluyordur.Yeni esirler ediniyordur; zinciri kırıp kıramayacakları belirsiz ölümcül ve tutkulu bir aşk arayanları özenle seçiyordur....<br />
Aşkımızın ilk zamanları ve hatta sonuna kadar onsuz olmak istemediğimi hatırlıyorum.Hergün kendisini yenileyen bir sevgiliydi...bense tükendiğimi hissediyordum.Hergün ona kavuşmanın heyecanını duymama rağmen yukarıya çıkamıyor aksine dibe indiğimi hissediyordum..Sanırım buydu ayıran bizi.Bencil sevgili.!!!<br />
Kendimi yenilemek şöyle dursun canımdan hergün, heran birşeylerin eksildiğini hissediyordum.10 yıl olmuştu dudaklarımızla başlayan aşkımız; ve sonra tüm bedenimi zaptetti.Mutluydum zaptından ama bir tuhaflık vardı.Biliyordum bir tuhaflık vardı! Bencildi bu ilişki başından beri ,tek taraflıydı...ama şehvetliydi ,ilk günkü gibiydi onun açısından, bendeyse daha tutkulu daha artan.Artması iyi değildi diye düşündüğümü hatırlıyorum.<br />
Sizce de öyle değil mi?Ne kadar artarsa bir duygu, ne kadar fazlalaşırsa , barındığı bünyeye -mutlulukta olsa- zarar vermez mi?Evet zarar verir.Mantıklı olmak gerekliydi.Duygularımın patikasından geçerken mantığa binmeliydim.Olamazdı yapamazdım, ben ben olmaktan çıkıyordum...Soluyordum...Artık daha yorgun daha agresif oluyordum...Zarar veriyordu bu ilişki bana bitmeliydi...Yoo hayır sebebi o değildi.Nasıl olabilirdi ki oydu rahatlamamı sağlayan.Düşüncelerimi dağıtan....Biraz daha sürmeliydi ilişkimiz nasılsa bırakabilirdim bana gerçekten zarar verdiğini anlarsam.Oysaki veriyordu ben görmüyordum veya istemiyordum.Bu ona olan bağlılığımı inkar ediş şeklimdi.Sorun tam da buydu ,ona olan bağlımlılığımı görmemek ve kabullenmemek.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div> Tam bir yıl iki ay oldu aşkımız son bulalı....Hiç özlemiyorum.Biraz sancı da çeksem ilk zamanlar ; hangi aşkta yoktur ki sancı diyorum.Kendime geliyorum artık daha iyiyim biliyorum.Yenileniyorum hayatımı kendi ellerime yeniden alıyorum.Tatlarımı yeniden keşfediyorum ,vücudumu yeniden tanıyorum.Neleri yapabileceğimi görüyorum.Her sabah kapalıda olsa hava neşeyle tüy gibi uyanıyorum....veeee herşeyden ,hepsinden önemlisi kendim için yemek yiyorum.Hoşçakal mr.sigara artık senin için değil kendim için yaşıyorum!!!!!!!!<br />
<br />
<br />
<br />
CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-47182264115300614922010-11-27T16:09:00.000-08:002010-11-27T16:09:57.726-08:00Kara Şövalye Olsun...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRLjelUVmJnKgcDAMZ1tJGq-EFZiPMyRitxypVI_KXMPyVrvR-ktKcVRJsRIOWPs9boTnstORUjyGpcNo_h_c1F3V79EbJRZcUlKwwtWesbR9WrwtNfkT9MX3s_GH3ZVwJx3L6BIxxDCsw/s1600/%25C5%259F%25C3%25B6b.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRLjelUVmJnKgcDAMZ1tJGq-EFZiPMyRitxypVI_KXMPyVrvR-ktKcVRJsRIOWPs9boTnstORUjyGpcNo_h_c1F3V79EbJRZcUlKwwtWesbR9WrwtNfkT9MX3s_GH3ZVwJx3L6BIxxDCsw/s1600/%25C5%259F%25C3%25B6b.jpg" /></a></div><br />
Ne can sıkıcıyım aynada bile değişmiyorum.....bellek devinimi yapıyorum....<br />
İksir istiyorum her hayatı yaşama iksiri.....aktrist olmayı istemem bundan mı?<br />
Rol yapmayı durdurmak istiyorum, yüzüm eskiyor böyle gitmez diye düşünüyorum....akıyor zaman.<br />
Yaşlanıyorum değişmiyorum...değişmek istiyorum...aktrist olmayı istemem bundan mı?<br />
<br />
Pencereyi açıyorum çarpıyor serin hava, yüzüm yanıyor, kullanıla kullanıla yanmış,hava serinletiyor.<br />
Rol yapıyorum herkes için.Sadece herkes için.<br />
Kendim için istiyorum başka hayatlar yaşamayı...aktrist olmayı istemem bundan mı?Bilemiyorum...<br />
<br />
Anlamak mı istiyorum,anlatmak mı?Düşünüyorum....bilemiyorum diyorum yok bunun tek cevabı.<br />
Fakir olmak istiyorum ve zengin düşler kuruyorum.....<br />
Soğuk hava iyi geldi...diyorum....yalnızca kendime ....<br />
Saadet ne güzel derken fırtına kopsun ve yeniden süt liman olsun şüpheyle ilerleyen günlerim sonunda suçlu bulunsun.....<br />
Çirkin gözlüklerim , çürük dişlerim ve yanık saçlarımın ardından görünsün güzelliğim ve çıkarsın kahraman....<br />
Şövalye olsun mesela kara şövalye,büyük aşk olsun ama sevemeden kötü kral vursun onu ...yüzüne bir kez olsun bakmak için açayım başındaki zırhını ve çok çirkin olsun...günler geçsin kötü kral gelsin ve gördüğüm en yakışıklı adam olsun....ağlayayım üzüntüden yaşlanıp yeniden çirkin olayım....<br />
<br />
Herkes ve herşey biraz mı olsun tezat mı ?Düşünüyorum....bilemiyorum diyorum ve ekliyorum hepsi olamaz mı?Aktrist olmayı istemem bundan mı?CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-33058229075011681622010-11-19T06:17:00.000-08:002010-11-19T06:18:51.229-08:00Aşk -1-<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPk6LD2xxIGwJImpHHOMsnP8KVgtx1cWBUm_Npz6njVob2JytnXq_A7670jAie9VRtIr8p0_vS9N1YfKtYLrB3FAAwV9OFqVo3ul6zQ6F0yrAJUDVV8KtDLZQG-DzSPpdwHuCek-iimv5d/s1600/PRT.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPk6LD2xxIGwJImpHHOMsnP8KVgtx1cWBUm_Npz6njVob2JytnXq_A7670jAie9VRtIr8p0_vS9N1YfKtYLrB3FAAwV9OFqVo3ul6zQ6F0yrAJUDVV8KtDLZQG-DzSPpdwHuCek-iimv5d/s1600/PRT.jpg" /></a></div><ul><li><i> Gladyatörün karısı ve eski aşığı...Hangisisiniz?Hangisi olmak sizi daha mutlu eder?Bu seçim bizi ve aşka bakışımızı ele vermez mi?</i></li>
<li><i>Hangisi olursanız hayalinizdeki aşık olursunuz?Ya da hayalinizdeki aşkı yaşayacağınızı sanırsınız.</i></li>
<li><i>Aşkın bir insanda kaç hali vardır?</i></li>
<li><i>Bir insan kaç değişik aşk hali verir karşısındakine? Mutlu aşk,acıklı aşk,arabesk aşk,kinlenen aşk,güvenli aşk...aşk....aşk....aşk....aşk..........</i></li>
<li><i>Bir insanın yaş evreleri ile aşka yüklediği anlam da değişir mi?</i></li>
<li><i>Paris i aşıklar şehri diye tayin eden Buanoparte mıdır?</i></li>
<li><i>Yazın hoppa aşıkken eylülde evililik isteyen aynı kişinin sorunun sebebi doğa mıdır?</i></li>
<li><i>Hangi profilden bakarsak aşkın hangi biçiminde buluruz kendimizi?</i></li>
<li><i>Esmer olsun diye yanıp tutuşurken sarışına kul eden travma nasıl oluşur?Ya da tam tersi.</i></li>
<li><i>Evlilik midir aşkı öldüren yoksa aşık mıdır aşka halka istemeyen?</i></li>
<li><i><span class="Apple-style-span" style="font-style: normal;"><i>Bu yazının italik olması aşktan bahsettiğimiz için midir?Yoksa italiğe yüklemiş olduğumuz romantik anlamından mıdır?</i></span></i></li>
<li><i><span class="Apple-style-span" style="font-style: normal;"><i><span class="Apple-style-span" style="font-style: normal;"><i>Aşk bir uzaklık ve ayrılık hali midir?Yakın ve mutlu bir beraberlikte de aşk olamaz mı?</i></span></i></span></i></li>
</ul><i> </i>Ne olursa olsun ,şablonlara takılmadan sadece yaşayın gitsin...Başkalarına göre yaşamayın.Kim ne derse desin öğrenilmiş aşkı istemeyin...Kendi aşkınızı bulun ve bir anlam da siz verin bu büyüleyici duyguya.....CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-2022854295273511102010-11-15T03:33:00.000-08:002010-11-15T03:33:04.115-08:00Çeliş'ikilem<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_n2nFPoOqUJLI9IhhFHqZRDVZ4wsOx1RKCxI_sui2dzPqyeJyhz6MQ3tvSuVFJlQj43Ik3CwH-LXcy9nW9bjf-OFZQd8M4HZALdaYLzlRmxX1bq7jDjKOBvR1L7CbJPuWmDrTatplKgta/s1600/24-112.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_n2nFPoOqUJLI9IhhFHqZRDVZ4wsOx1RKCxI_sui2dzPqyeJyhz6MQ3tvSuVFJlQj43Ik3CwH-LXcy9nW9bjf-OFZQd8M4HZALdaYLzlRmxX1bq7jDjKOBvR1L7CbJPuWmDrTatplKgta/s320/24-112.jpg" width="320" /></a></div><br />
<br />
Hep en güzel şeylerin yanında ,yumuzunda kötü birşey olmak zorunda mıdır?Biri için güzel olan şey bir başkasına ya da başka birşeye hep mi zarar verir?<br />
<br />
Bu ne garip bir çelişki bu ne tuhaf bi dünya....Bi dünya kötülük olur yanında iyi ve güzeli kolay kolay getirmez.Getirdiğini iddia ettiklerimizde teselli kıvamından teranelerdir.Okullarda, aile içinde hep bildiğim ve ısrarla öğretilen birşey vardı:''yaptığın şeylerin sonucunu düşün,senin iyiliğine olacak birşeyi yaparken başka birine zarar vereceksen yapma''denirdi.Öyle değil mi? Sizinde muhakkak bu lafı söyleyen bir büyüğünüz olmuştur.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div> Neyse herkese mutlu bayramlar!CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-67968621928453619852010-11-13T06:36:00.000-08:002011-01-12T04:30:17.339-08:00Neydi Bu Şimdi?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQ4IPxPTZQ80p7fuyMtHi_F-IaOdxy8d7A3x92V2pG_APhSoap3b9700WTj20bmEJakqSRwLA7vJ0pzvnKCzWn2DlP2ZDFnAT0ti79vEdvQeh7mVGhnwXayTIFCucekj6eC1amhubCJQLd/s1600/asur.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQ4IPxPTZQ80p7fuyMtHi_F-IaOdxy8d7A3x92V2pG_APhSoap3b9700WTj20bmEJakqSRwLA7vJ0pzvnKCzWn2DlP2ZDFnAT0ti79vEdvQeh7mVGhnwXayTIFCucekj6eC1amhubCJQLd/s1600/asur.jpg" /></a></div><br />
Örüyorum sadece, ilk kez yapmanın verdiği hazla,<br />
Örüyorum bir sanatçı edasıyla,yalnız elimle değil düşüncelerimle de örüyorum...Kim bakıyor diyorum her zaman yaptığım gibi, üçüncüye göre mi yaşıyorum yine? . Olmasaydı öyle bak nasıl ortaya çıkarırdım ''beni'' diyorum.Çıkarırdım ,sende ,herkes çıkarırdı...Neydi bizi alıkoyan diyorum?Neydi yabancılaştıran neydi kendimiz gibi sanmamıza neden olan.Oysa öyle yakın değil bana o renk uzak diyorum ama düşünüyorum.Duymuyor ki duymasın istiyorum....Üçüncüler çok ya!!!Neyse boşvereyim bunu,baksana ne kadar güzel oldu.Hem belki bir tane daha örerim istediğim olmazsa başka birşeye çeviririm.Ahhh,,,,hep böyle yapıyorsun.Bu şekilde olmazsa şu şekilde kullanırım...Kimdi bu kız ?Ne zaman büyümüş ah zaman ne kadar çabuk geçiyor....Örüyorum...acaba yaşlanıyor muyum bu da bunun belirtisi mi?Yok canım hala genç sayılırım yaşım genç en azından...Ne bileyim çok büyümüş..Geçmesin şu zaman,örüyorum,kızıyorum hep bu anda kalsak ne var sanki ne güzel olur...Örüyorum bitmesi lazım biran önce çok güzel olacak...O zaman anlam kazanacak..örüyorum her sırayı keyifle ve zevkle örüyorummmm.Hayatım çok hızlı geçti bu yaşıma ne kadar hızlı gelmişim özellikle 20-30 arası ne zaman doldu'hıhh' deyip bir de kafamı sallıyorum...Bir sıra daha bitti. Bittiğinde attığım her ilmeği hatırlaycağım ama yaşadıklarımı, hayatımı bilmem bu kadar net hatırlar mıyım?Nasıl yaşadım hayatımı anlamı neydi ne için gelmiştim.Nasıl başladım başlarken sonunda ne olacağımın hedefi neydi?Bir ton soru dönüyor aklımda....Olamaz ya, bir hırka bile değil hayatım.Hayata noktayı koyduğumda olduğum kişimi olmaya çalışıyorum yoksa tüm hayatı nokta koymaya mı taşıyorum...Örüyorum...Çözemiyorum...Bir hırka bile olamıyorum...CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-30008122190768889972010-11-12T05:53:00.000-08:002010-11-12T08:11:48.433-08:00İŞSİZİZM ;<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuZZH8_TuHH7Z8L9PsWn4hdBOzh8ZQkvLaRfLzs_9Ntr0tmnjK30zwAQcQo79gdxbn6BatE3T7NYra81JUGUr7BMEPPb_MyzyXvJMRZo-OHjHtrPBjgBnuMulZiOx4JM-K-m6o2xfu2nu5/s1600/scr.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuZZH8_TuHH7Z8L9PsWn4hdBOzh8ZQkvLaRfLzs_9Ntr0tmnjK30zwAQcQo79gdxbn6BatE3T7NYra81JUGUr7BMEPPb_MyzyXvJMRZo-OHjHtrPBjgBnuMulZiOx4JM-K-m6o2xfu2nu5/s1600/scr.jpg" /></a></div><br />
<br />
<br />
<br />
Bu kelimeyi bilmiyorum var mı böyle absürd bir kelime ama bana inanılmaz heyecan katıyor.Kendi kendime uydurdum (diye düşünüyorum) neyse zaten sıkıntı bu değil aslında bir sıkıntı var mı onu da bilemiyorum.<br />
<div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal"> Son sekiz aydır işsizim ve işsizizm inanışına sahibim.Olayı; param yok evde çoluk çocuk aç ekmek bekler, boyutundan anlatmayacağım size zaten çoluk çocukta yok diğer boyutu yani ‘ pasta yesinler’ kıvamından anlatacağım.Her sabah soğuk havada kalın giysiler ince topuklarla nasıl taşınırı gösterme derdim yok artık.Binbir çeşit insanın fiyakalı ama hala ben uyuyorum uyandıranı yakarım tavrını görmek yanlışlıkla abla ve ağabeyleri tatlı rüyalarından edecek miyim endişesi taşımak yok.Servis beklerken yanınızdan lüks arabasıyla geçen tanımadığınız gıcır hatuna ‘özel şoförümü bekliyorum başka ne işim olabilir bu köşede’ havası basma derdi yok.Artık hergün ‘lüks bir arabam olsa’- da ile başlayan cümleler kurmakta yok, zaten trafikte yok.En uzun aldığım mesafe çocuğum olmadığı için çalışma(ma) odası olmuş olan küçük odam ile mutfağımın arası .İşte işsizlik böyle bişey .Daha ne isterim yaradandan beni bu sıkıntılı iş yerine varış hikayelerinden ve sonrasından kurtardı sırf bu bile tapınmamı gerektirir.inanın bende aynen öyle yapıyorum işsizizm inanışının tanrısı RA-hat ma ‘ya hergün şükranlarımı sunuyorum.</div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal"> Kitap okumak, film izlemek günün istediğim saatini istediğim şekilde ve evin istediğim yerinde türlü pozisyonlarda geçirmek büyük keyif büyük lütuf .Size de tavsiye ederim.İşi bıraktığımdan beri tamamen sosyalleştiğimi de fark-ettim oturduğum site de komşularım benimle temasa geçmeye başladı.Havaların güzel olduğu günlerde balkonda yapılan çamaşır asma seanslarımız bizleri birbirimize daha da yakınlaştırdı.Önce kesmeler ardından bakış yakalama çabaları ve günaydınlar seviyesi ile tamamlanan sosyalleşme sürecine henüz ayak uyduramasam da zamanla bende bunu yapabilir ve pre-intermediate seviyeye geçebilirm diye düşünüyorum;ama evet iş burada kopuyor ve benim aslında hiçbir inanış sistemine tam anlamıyla ayak uyduramayacağım anlaşılıyor.Neden mi?Şöyle ki tam zamanlı çalışınca başta bahsettiğim rutini yakalamak beni boğuyor ve günümüz tabiriyle robota bağlıyorum işi.Çalışmayınca da temassızlık söz konusu yeni aktarım olmadığı için ya da çok ağır olduğu için bir süre sonra eski bilgilerle devinip durduğunu farkediyorsun yani bi nevi o da rutinin dişisi olmuş oluyor.Çok çalışayım ancak insiyatif kullanabileyim.Bol bol kitap okuyayım 30 yaşımı aşıp entelektüel olayım ;bununla birlikte zimbio yu açıp Jennifer Garner ve kızı Violet bugün neler yapmışlar izleyip embesil tiki! olayım. Sanırım benim inanç sistemime göre bir yaşam tarzı şekli biçimi ya da en azında hiç sevmediğim gibimsi bile yok.</div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Böyle bir iş bulursanız lütfen benimle irtibata geçiniz?</div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">İlginiz için teşekkür ederim.</div>CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-62245594770342351962010-11-11T04:23:00.000-08:002011-01-12T04:33:21.052-08:00Siyah ve Beyaz<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgavlNnxnZiRBpo3mvYlCw01RlIUq9dEkLghxBfHn0YLFTB_AK1AuEbjJVaa-s1bpuBMcuj-pMsoLb6EOL77MJfQXhwNJzXR4j3ewLbm-hicLLOiBCbrxprd0VPOaflSv09PRBMuNfK2pgy/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgavlNnxnZiRBpo3mvYlCw01RlIUq9dEkLghxBfHn0YLFTB_AK1AuEbjJVaa-s1bpuBMcuj-pMsoLb6EOL77MJfQXhwNJzXR4j3ewLbm-hicLLOiBCbrxprd0VPOaflSv09PRBMuNfK2pgy/s1600/1.jpg" /></a></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin-right: 3.6pt;"> <b>Siyah ve Beyaz:</b></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal"><b> Siyah ve beyaz diyeceklermiş onlara bundan sonra, siyah ve beyaz ,yalın ve yavandı bu sözücükler.Ne demek istiyorlardı bununla? Neden bir şeyle hitap etmek zorundaydılar hem daha tanımıyorlardı onları-illa bir isim vereceklerse-..Bu ne saygısızlıktı.Aslında yaptıkları daha büyük bir saygısızlık vardı bu hiçbirşeydi onun yanında ‘Siyah-Beyaz’……</b></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal"><b> Başkaları için yapılmışlardı.Birilerinin hayatını kolaylaştırmak adına şekillendirilmişlerdi.Çünkü diğer halleriyle o birileri mutlu olmayacaktı.Nereden biliyorlardı renklerinin o olduğunu hem.Çıt hep en yüksekteydi ve üzerine akıttıkları bu renkten hiç mi hiç hazzetmezdi.Buck alttaydı, o da üzerindeki renkten hep korkmuştu.Siyahmış demek adı diye düşündü,siyah,.Ne olacak şimdi diye düşündüler ikisi birbirlerinin son hallerine hüzünlü bir bakış fırlatarak, neyse ki birileri hep yan yana tercih ediyorlardı onları aksi durum daha da yaralayıcı olurdu.İçlerindeki acıdan ne kadar fazla olurdu bilinmez ama fazla olurdu işte.Bu acıyı birbirlerinin yokluğunun hayalinde bile duyacaklarını birileri söyleseydi bundan birkaç ay önce, dalga geçerlerdi sonra da kızarlardı.</b></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal"><b> Buck düşündü :kendimi değil Çıt’ı düşünüyorum, doğumunu dün gibi hatırlıyorum aileye nasıl katıldığını tüm ahalinin onu nasıl sevinçle karşıladığını,tomurcuk başarılarını …Peki ya şimdi, yazık ,çok yazık ,en azından ona bunu yapmasalardı.Ben alışığım ,tamam olsun benimde içim acıyor, ama ben alttaydım, ilk doğanım,belirli zamanlarda bizim oraya gelen bütün çocuklar ilk bana basarlardı yukarısı için, ancak ulaşamazlardı. O nedenle Çıt bunların hiçbirini görmedi.</b></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal"><b> Gerçekten görmemişti zorlanmayı,horlanmayı,üstüne basılmayı, erkekti Çıt adını kazanmıştı öylesine verilmemişti bu isim ona, tomurcuklarından gelen sesle kazanmıştı , ona sevmediği o kuşun açık renginin adını vermişlerdi –öyle sesleneceklerdi bundan sonrasında-Beyaz diyeceklerdi.Hayatla ilgili çektiği sıkıntı sadece bundan ibaretti. Adına beyaz dedikleri o kuşun gelip üzerine sıçması ,o da yağmurla akıp giderdi birkaç gün içinde .Buck öyle değildi belirli zamanlarda gelen o çocukların en kolay yetiştikleri daldı o, her seferinde ona o kalın yarıklı, adına siyah dedikleri renkle altı çamurlanmış şeyle basarlardı.Üzerinde tepinerek bir sonraki dala uzanmaya çalışan çocuklar çoğunlukla beceremeyip onun üstünü ayakkabılarının altında taşıdıkları mile bularlardı ve sonra kendilerini getiren o şeye binip geri giderlerdi.Onlar gittikten sonra nefes alması çok zor olurdu. Buck un nefes almak için her hamlesinde çıkarmış olduğu baloncuk patlaması sesi onun adı olmuştu –Buck-.Buck un nefes almaya çalıştığı her an damarlarına iğrenç siyah bir sıvı da karışmaktaydı.Bundandı Çıt gibi tomurcuklanamayışı.</b></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: 12pt;"><b> Bir gün yine çocukların geldiğini sanıp Buck korkmaya başladı.Olamaz daha çok erkendi yeni arınmıştı milden.Bu sefer gerçekten boğulacağını düşünürken Çıt ın sesini duydu :hey Buck kendine dikkat et inan çok üzülüyorum senin bu yaşadıklarına keşke sende yukarılarda bir dal olsaydın benim gibi’dedi.Buck bunun bir teselli mi alay mı olduğunu anlayamamış olsa da hoşuna gitmediğinden emindi.Bu can sıkıcı düşünceler eşliğinde bir takım sesler duymaya başladılar tüm vücut olarak .Tuhaf bir şeyler oluyordu ama ne olduğunu anlayamıyorlardı.Çocuklar olamazdı yoksa ilk Buck anlardı onların geldiğini.Hayır hayır böyle bir şey değildi .Müthiş bir çığlık vardı Buck ne olduğunu anlayamadan Çıt ın karşısında olduğunu gördü.Yerde çamurun üstünde yatıyorlardı.Çıt ,Buck un üç metre ilerisinde üzerine sıçramış olan çamurun ne olduğunu anlamaya ve neler olduğunu kavramaya çalışıyordu.Tabii Buck ta .İkisinin en son hatırladığı şeyler bunlar ve çok büyük kaba elleri olan insanların kendilerini koparışı...Veeee işte buradayız diye düşündüler</b></span>CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3169777003051303053.post-84310940677952784572010-11-07T13:55:00.000-08:002010-11-07T13:55:04.609-08:00Hazır mıyım? Sanırım hala değilim ,hazır olduğumda buradan yazılarımı yayınlamaya başlayacağım.Rastgele yazılar olacak sanırım günlük olmaz, zaten günlük tutamam hele burada imkansız,yüzeysel olur ve ben yüzeyselliği asla sevmem.<br />
<br />
Nasıl günlük yazabiliyorlar bravoo diyorum o insanlara, benim için imkansızı beceriyorlar.Birgün bende denemek istiyorum ama yok yok yapamam en iyiisi şimdiden vazgeçeyim bu sevdadan.Herkes kendini bilmeli değil mi?<br />
<br />
Belki ilk yazım bu konuda olur.Günlük tutanlar ve tutmayanlar.-ha bir de tutamayanlar-<br />
<br />
Neyse coming soon.CANAN ATAKCIhttp://www.blogger.com/profile/10338476967008919692noreply@blogger.com0