12 Ocak 2011 Çarşamba

Aklımın Deli Dehlizinden Bir Kıssa -1-


  Gitme diyordu sevgili aslında sana,sessizdi belki söylerken.Susuyordu belki konuşurken, hangisiydi bilemiyordu.
  Sana ulaşmanın yolunu bulamıyordu.Hepsini deniyordu biri hariç.Bağırıp haykırmıyordu yüzüne- ki ona göre değildi.Hayatının  her noktasında alt yazı kullanan o, içinin nazlı bahçesini mi haykıracaktı apaçık çırılçıplak.Ona  göre değildi.Öyleyse yazmalıydı sana bunları.
 Sevgi emek miydi diye araştıran filmler, sorgulayan programlar bir yana o yaşıyordu bunu.Aşkı sendin belki peki ya emeği?Nerede bunun emek sandalı.Emek değil miydi sevgiye götüren sandal diyordu kendi kendine.Aşkın en tepesi değil miydi sevgi?Nasıl ulaşacaktık o zaman nasıl çıkacaktık en tepeye diye düşünüyordu.Oku alt yazılarımı bu olsun bana emeğin ey sevgili diye seslendi.Bu olsun bu aşka borcun.İşte o zaman gitsen de ses etmeyeceğim, lakin öyle kuru kuru  seni seviyorum deme.Bağırarak olsa da söyleme sanki manasını yükseltecekmiş gibi.
  Aşığız derdin bırak uzun uzun yaşayalım bu anı bozmayalım derdin.Kısa olması değil miydi asıl içindeki anlamı artıran.Doymadan bıraktığın yemek her zaman en iyi yapılmış olanı olmaz mıydı?Madem yemeklerden açtık teşbihi öyleyse sorarım sana ey sevgili!!!En özenle hazırlanmış yemek masalarının aperatifleri  ana yemeğe giden birer kısa atıştırmalık değil midir?Aşk ta sevginin aperatifi sayılmaz mı?
Çözümsüzlük arayışım yok.Bu sarmalı ben yaratmadım.

2 yorum:

  1. Çok acıkmışsın dünyayı yerim sanırsın, vakit gelince heyhat hayali daha güzelmiş karşında duran tabaktan.Sevgiyi emekle örülsün istersin ne emeği hele bir var aşka sevgiden sonraki durakta gör bakalım hayal ettiğin gibimi yoksa çokmu acıkmışsın.

    YanıtlaSil
  2. bilemiyorum daha derinleştirmek lazım belki de bu sarmal hiç bitmeyecek bence:))

    YanıtlaSil